Salihli İçin Çal - 45 Yürek Salihli İçin Atıyor

19 Mart 2014 Çarşamba



Salihli Manisa Salihli Merkez Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni Ömer EBEPERİ'nin yönetmenliğinde yürütülen bu çalışmada toplam 45 kişi görev almıştır. Değerler Eğitimi projesi kapsamında Salihli ilçesindeki Orta öğretim kurumlarında eğitimine devam eden öğrenciler, Salihli'nin doğal ve kültürel güzelliklerini "Kırmızı Buğday Ayrılmıyor Sezinden" adlı türkü ile tanıtmışlardır.

Bringstar Ads Virüsü kaldırma regedit nasıl kaldırılır ? Virüs programı indir çözümü

8 Mart 2014 Cumartesi


Bringstar denilen lanet bir program var girdiğiniz youtube vs web sitelerinde size sağda ve aşşağıda splash şeklinde virüs gösteriyor ve bundan kurtulması çok kolay..
Başlat Denetim Masası > Program ekle kaldıra giriyorsunuz en üsttedir genelde Bringstar diye yeşil logolu programı kaldırıyorsunuz bu kadar..

İlker Başbuğ: Benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır

İlker Başbuğ: Benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır
Ergenekon davasından tutuklu eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi. Çıkışta bir açıklama yapan Başbuğ, "Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri'de, Maltepe'de ve diğer yerlerde suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa sürede hürriyetlerine kavuşacaklar." dedi.

İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon davasından müebbet hapis cezası çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili tahliye kararı vermesinin ardından Başbuğ Silivri Cezaevinden ayrıldı. Çıkışta açıklama yapan Başbuğ, "Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak tutuklandı. Taktir yüce Türk milletin aittir. Aradan 26 ay geçti. Bizi bu 26 ay cezaevinde nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Yüce Türk milleti iddiaların geçersizliğini, Genelkurmay Başkanı ve karargahının terör örgütü olarak suçlamanın kabul edilmez bir durum olduğunu darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını kısa bir süre de anladı." ifadelerini kullandı.

"Ben bugün buradaysam yüce milletimizin bizlere gösterdiği sevgi ve destekten dolayı buradayım. Yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum."
diyen İlker Başbuğ, "Benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri'de, Maltepe'de ve diğer yerlerde suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa sürede hürriyetlerine kavuşacaklardır. Bu gerçekleşmezse benim hürriyetimi kazanmamın hiçbir anlamı kalmaz. Bugün ben ne kadar suçsuz isem benim gibi diğer arkadaşlarıma da suçsuzdur." diye konuştu.

CHP'liler, kadınlar gününde pansuman malzemesi dağıttı

CHP Esenyurt Belediye Başkan adayı Çetin Çapan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadınlara pansuman malzemesi dağıttı. Çapan, çiçek buketi ile birlikte verdikleri tentürdiyot ve sargı bezinin şiddete tepki için dağıttıklarını belirtti.

Çetin Çapan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde farlı bir etkinlik yaptı. Esenyurt meydanında partililerle buluşan Çapan, burada meydandan geçen kadınlara çiçek ile birlikte pansuman malzemesi dağıttı. İçinde tentürdiyot, sargı bezi ve yara bandı olan paketler çiçekler ile birlikte başkan adayı Çapan tarafından kadınlara dağıtıldı. İçinden farklı bir hediye çıkacağını düşünen kadınlar pansuman malzemelerini görünce şaşırdı.

Çapan yaptığı açıklamada, "Kadın şiddet vakfı araştırmalarına göre Esenyurt'ta 2013 yılında 974 kadın şiddet görerek polis merkezine gitmiştir. 110 kadına koruma kararı alınmış, 153 kadın ise sığınma evlerine yerleştirilmiştir. 4 kadın da eşi tarafından öldürülmüştür. Erkeklerin yüzde 35'i eşine şiddet uyguluyor. Şiddet uygulayan kadınlar ya sesiz kalıyor, ya da yakınlarıyla paylaşıyor. Biz belediye seçimlerini kazandığımız da Esenyurt'ta kadınlarımıza sığınma evleri yapacağız. Kadına şiddetin önüne geçeceğiz. Şiddet gören kadına sahip çıkacağız ve şiddete karşı duracağız. Dağıtılan bu malzeme şiddet gören kadınların yaralarını sarmak ve şiddet görmelerini engellemek amaçlı simgesel bir şeydir ve tepkidir." dedi.

Zirve Yayınevi cinayetlerinin 5 sanığı tahliye oldu

Malatya Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazları kesilerek öldürülmesine ilişkin davada olayın asli faili olarak suçlanan 5 genç gece yarısı tahliye oldu. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve azami tutukluluk süresini 5 yıla indiren 6526 sayılı kanunu onaylamasının ardından Zirve Yayınevi’nde Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i öldürülmesine ilişkin davada sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ile Cuma Özdemir’in avukatları Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak tahliye talebinde bulundu. Tahliye talebi nöbetçi Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilerek yeni düzenleme kapsamında sanıklara tahliye kararı verildi. Tahliye kararı sonrası sanıklar gece yarısından sonra tutuklu bulundukları Malatya E Tipi Cezaevi'nden salıverildi.

92 duruşmanın geride kaldığı davada 24 Şubat 2014’teki son celsede cumhuriyet savcısı esasa ilişkin mütalaasını sunmuştu. Mahkeme de karar vermek üzere, duruşmayı 10 Nisan'a ertelemişti.

Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili açılan davada, ilk iddianamede 6'sı tutuklu 9 sanık yargılanmış, ardından hazırlanan ikinci iddianamede örgüt bağlantılarının ortaya çıkması sonucu sanık sayısı 19'a yükselmişti. Davaya ilişkin ikinci iddianamede, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in yanı sıra Astsubay Abdullah Atılgan, Uzman Çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik ve Adil Akçay, İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Geleğen, Aykut Saka, İlker Çınar ile olaya ilişkin devam eden mevcut davada da sanık olarak bulunan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Varol Bülent Aral ve Hüseyin Yelki sanık olarak gösterilmişti.

Son tahliyeler sonrası dava kapsamında tutuklu bulunan emekli orgeneral Hurşit Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in de içinde bulunduğu 9 sanık kaldı. Sanıklar ‘hükümeti darbeye teşebbüs’, ‘insan öldürme’, ‘öldürmeye azmettirme’, ‘yağma’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet ve farklı sürelerle hapis istemleriyle yargılanıyor.

İnternette yer alan 'eğitimli canavar' sözüne mahkeme bin 740 lira ceza kesti

Eskişehir'de internet üzerinden yapılan 'eğitimli canavar' sözünü hakaret sayan mahkeme para cezası verdi. T.B. adlı vatandaşa 'imzamkampanyası.com' isimli internet sitesi üzerinden yapılan sanal imza kampanyasında, 'eğitimli canavar' diyen Sibel D.’yi mahkeme bin 740 lira para cezasına çarptırdı. 

İddiaya göre, bir yıl önce parkta başıboş gezen bir köpeğin çocuklara saldırması üzerine olayı gören T.B.’ köpeği korkutup bölgeden uzaklaştırmak için ruhsatlı silahıyla havaya ateş etti. Bu esnada parkta bulunan ve kendisini hayvansever olarak tanıtan bazı kişiler olaya tepki gösterdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. T.B. hakkında, kendilerini hayvan sever olarak tanımlayan bazı kişiler tarafından sosyal medya üzerinden adeta karalama ve imza kampanyaları başlatıldı. T.B., ‘imzakampanya.com’ isimli internet sitesi üzerinden “eğitimli canavar. Sende aynı şekilde cezalanmalısın” şeklinde ifadeler kullanan Sibel D. hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Sibel D. hakkında “ iletişim yoluyla hakaret suçundan’ Eskişehir Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 2. Celsede para cezasıyla sonuçlandı. Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen Sibel D, amacının hakaret ve küfür olmadığını ve bu nedenle beraat istedi. Eldeki delilleri ve dosyayı inceleyen mahkeme heyeti davayı karara bağladı. Hakaret suçunun işlendiğini deliler ve dosya kapsamı itibariyle sabit olduğunu tespit eden mahkeme, sanığın sosyal paylaşım sitesi üzerinden yazdığı yazı ile davacının toplum karşısında onur, şeref ve saygınlığını rencide ettiği, küçük düşürdüğü gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verdi. Bu bağlamda mahkeme heyeti, sanık Sibel D.’yi, T.B.’yi ‘imzakampanyasi.com’ adlı internet sitesi üzerinden yazılı biçimde, hakaret ettiği gerekçesiyle bin 800 lira para cezasına çarptırdı. Sanığın hakaret fiilini alenen işlendiği dikkate alan mahkeme sanığın bu cezasını artırarak 2 bin 100 liraya çıkardı. Mahkeme ardından sanığın şahsi ve ekonomik durumunu göz önüne alarak bu cezayı bin 740 liraya indirdi. Akabinde cezayı denetimli serbestlik kapsamına aldı. Sanığın kişilik özelliklerini ve bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getiren mahkeme sanığın bu cezasını 5 yıl süreyle ertelenmesine karar verdi. Sanık 5 yıl içerisinde her hangi bir suç işlerse söz konusu bu cezası da işleme konacak.

Muğla'da kar yağışı ve sağanak

5 Mart 2014 Çarşamba

AA muhabirinin Muğla Meteoroloji Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, kentte 6 saatte metrekareye 34 kilogram yağış düştü. Yağışlar nedeniyle Karabağlar Yaylası'ndaki tarım arazileri sular altında kaldı.
Ortaköy, Yaraş, Karabağlar mahallelerinde yolların suyla dolması sonucu sürücüler ve vatandaşlar zor durumda kaldı. Kavşaklarda önlem alan trafik ekipleri, etkili yağış nedeniyle sürücüleri dikkatli araç kullanmaları yönünde uyardı.
Muğla-Antalya ve Muğla-Denizli karayolu güzergahının bazı bölümlerinde yer yer heyelanlar meydana geldi. Dağdan düşen kaya par çaları nedeniyle Muğla-Marmaris karayolunda ulaşım, tek şeritten kontrollü olarak sağlanıyor.
Öte yandan Gökova Körfezi'nde etkili olan şiddetli sağanak ve kuvvetli rüzgar nedeniyle balık avına çıkan balıkçılar da zor anlar yaşayarak dönmek zorunda kaldı.
Muğla'nın yüksek kesimlerine kar yağdı
Bu arada, hava sıcaklığının 4 dereceye kadar düştüğü Muğla'nın Göktepe ve Yılanlı mevkilerine de kar yağdı.
Kar yağışına hazırlıksız yakalanarak yolda kalan araçlar kent merkezine geri dönerken, bazı sürücüler ise lastiklerine zincir taktıktan sonra yola devam edebildi.
Kar yağışı dolayısıyla yüksek kesimlerde etraf beyaz örtüye büründü. Kar yağışının başlamasının ardından kent merkezinde yaşayan vatandaşlar kar yağışını izlemek amacıyla otomobilleriyle bölgeye geldi.
Göktepe ve Yılanlı mevkilerinde aralıksız devam eden kar yağışı nedeniyle İl Özel İdaresine bağlı kar küreme aracı, yol açma çalışması için bölgeye gönderildi. 
Kar kalınlığının bazı kesimlerde 30 santimetreye kadar ulaştığı Yılanlı mevkisinde kent merkezinden aldığı öğrencileri köylere taşıyan minibüsler yolda kaldı. Araçların yolda kalmasıyla kar yağışını fırsat bilen öğrenciler, uzun süre kar topu oynadı.

Güney Sudan ordusunda çatışma

Ülkenin resmi ordusu konumundaki Sudan Halk Kurtuluş Ordusu'ndan (SPLA) yapılan açıklamada, "Başkent Cuba'daki ordu karargahında, komando birliği ile diğer bir birlik arasında, maaşın gecikmesi ve işlerin yavaş yürümesi nedeniyle patlak veren anlaşmazlık nedeniyle çıkan çatışmada, 5 asker yaşamını yitirdi, bazıları da yaralandı. Ağır silahların kullanıldığı çatışma sona erdirildi" denildi.
Yaralıların sayısına ilişkin net bilgi verilmeyen açıklamada, olayla ilgili soruşturma açıldığı ve çatışmaya karışanların gözaltına alındığı belirtildi.
Öte yandan Enformasyon Bakanı Michael Makuei Lueth, Cuba'da düzenlediği basın toplantısında, SPLA karargahından çatışma sesleri duyulması üzerine, "ordu birlikleri arasında bölünme" yaşadığına dair yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Lueth, "Bu sabah meydana gelen olaylar, herhangi bir askeri karargahta meydana gelebilecek normal bir şey" dedi.

Türkiye gideceği yolu biliyor

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Brüksel'deki temaslarının son gününde burada yaşayan Türklere hitap ederek, "Tartışmalara, iftiralara, seçime dönük olan bitenlere hiç bakmayın. Türkiye gideceği yolu da biliyor. Kimin peşinden gideceğini de biliyor, kimi lider yapacağını da kimi başbakan yapacağını da biliyor. Bunlar hariçten gazel okuyorlar. Bizim milletimiz hariçten gazel okuyanları bilir ve ona göre de her daim tavır alır. Ben inanıyorum ki 30 Mart’ta da aynı tavrı yine alacaktır” dedi. 
Adalet Bakanı Bozdağ, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Schaerbeek semtindeki Fatih Camii lokalinde düzenlenen toplantıya katıldı. Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, istikrarın önemine dikkat çekerek, "Türkiye’nin aydınlık yolunu karartmak isteyenlerin her daim olduğunu ve bundan sonra da olacağını" belirtti. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Başbakan’ın şahsına, ailesine, çocuklarına, sevdiği saydığı ne kadar kişi varsa onların üzerine iftirayla büyük bir bombardıman yapılıyor. Herkes bunu görüyor. Biz de bunu görüyoruz, millet de bunu görüyor. Bu oyuna, bu oyunda oynayanlara, bu millet hiç prim vermedi yine vermeyecektir. Sandıkta herkes dersini alacaktır." 
Milletin dualarıyla geldiklerini söyleyen Bozdağ, "Gazetelerin manşetleriyle veya sermayenin kararıyla veya karanlık odakların, güçlerin kararıyla buraya gelmedik. Bundan sonra da yolumuzu onlarla yürümeyeceğiz. Yine milletle yürüyeceğiz. Milletin adamları olmak bizim için şereflerin en büyüğü. Tayyip Erdoğan da tıpkı Adnan Menderes gibi, tıpkı Atatürk gibi, tıpkı Erbakan gibi milletin adamıdır” diye konuştu.
Seçime giderken milletin iktidara ya da başka partilere muhabbetini azaltmak için birtakım oyunlar olabileceğini ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:
“Hatırlarsanız 2002 seçimine giderken Başbakanımızın ismini milletvekili listesinden silmişlerdi, adaylığını iptal etmişlerdi, milletvekili seçilememişti. ‘Oy vermeyin, muhtar bile olamaz’ diye propaganda yapıldı. Ama netice nafile, Başbakanımız ve partisi milletimiz tarafından büyük bir kabul gördü. Muhtar değil Başbakan oldu ve ülkeyi dünyanın yıldız ülkelerinden birisi haline getirdi.  2007’de de ‘367’ vardı, 28 Nisan bildirisi vardı. Cumhurbaşkanı seçemeyen bir Türkiye vardı. Millet o zaman da ‘Yüzde 34 az, yüzde 47 vereceğim’ dedi. Yolları yine millet açtı. Şimdi de başka şeyler var. Biz her seçim öncesi kara propagandaya alıştık.”
Türkiye’deki pek çok değişim ve dönüşümün de yurt dışında yaşayan Türklerin katkısıyla olduğunun altını çizen Bozdağ, “Türkiye’yi güçlü tutmak her yerdeki insanımızın da güçlü olması anlamına gelir” dedi.
Bozdağ, “Yardım elini dünyanın dört bir yanına uzatan, uzatabilen bir ülkemiz var. Nerede bir soydaşımız, nerede bir akrabamız nerede bir vatandaşımız varsa Türkiye tereddütsüz onun yanındadır” diye konuştu.
Bozdağ, Brüksel’deki ikinci gün temasları kapsamında Yunus Emre Kültür Merkezi’ni ve La Vertu adlı okulu da ziyaret etti.
Muhabir: Güven Özalp

Yeni Başbakanlık binasının yapımında sıkıntı yok

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Memorial Ankara Hastanesinin açılış törenine katıldı.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, hastanenin hayırlı olması temennisinde bulunarak, "Bu modern hastaneyi Ankaramıza kazandıran Memorial sağlık grubunu kutluyorum" dedi.
"Türkiye'nin geçtiğimiz 12 yılda sağlık alanında yaşadığı büyük dönüşümün özel sektördeki en çarpıcı örneklerinden biri olarak Memorial'ı görüyoruz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz sağlık hizmetlerinin kalitesini sadece belirli bir kesim için değil, ülkemizin belli bir bölgesinde değil, istiyoruz ki Türkiye'nin dört bir yanı bundan aynı şekilde istifade etsin. Memorial Sağlık Grubu Hastanelerinin dağılımı dahi bu yaygınlığı göstermeye yetiyor. İstanbul'daki vatandaşlarımız bu kaliteli hizmetten istifade ediyor, aynı şekilde Diyarbakır, Antalya, Kayseri bundan yararlanıyor, şimdi de Ankara bu hizmetten yararlanmaya başladı, hayırlı olsun diyorum."
"Hemen 'Emine Hanım'ın hastanesi..."
Bir korkusunu da dile getiren Erdoğan, "Ben tabii bir şeyden de korkuyorum. O da ne biliyor musunuz? Ben hanımla nereye gitsem, hemen 'burası Emine Hanım'ın hastanesi" dedi.
Bir zamanlar bir hastaneye gittiklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Orayı yaptılar hemen 'Emine Hanım'ın hastanesi.' Bir pastaneler zincirinin açılışına gittik, o pastaneler zinciri Emine Hanım'ın oldu. Şimdi korkuyorum, Memorial'da şimdi bizim hanım buraya ortak olmuş olacak. Bu endişeyi de taşıyorum. Allah siyasette böyle muhalefeti kimsenin başına vermesin, çünkü bunlarda yalan, dolan, iftira aman yarabbim çok fazla. Onun için bunu burda özellikle vurgulamak istedim."
"Sabah namazı saatinde kaldırırdı"
Geçmiş dönemlerde hastanelerde yaşananları hatırlatan Başbakan Erdoğan, annesinin çocukken kendisini sabah namazı saatinde kaldırarak, sıra numarası almak için İstanbul Okmeydanı SSK Hastanesi'ne gönderdiğini anlattı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Numarayı alırım ondan sonra Anacığım gelir, orda tedavisi, teşhisi için o numarayla doktor kuyruğunda fazla beklemeden hemen doktorun muayenehanesine girerdi. Bu günleri yaşadık. Ama şimdi hamdolsun bunlar geçti. Hastanenin eczanesine inersiniz o zaman, ilacın yarısı var, yarısı yok. Bunları yaşadık. Ama artık böyle bir dert de yok.  Şimdi, istediğin hastaneden hizmeti alabiliyorsun. İstediğin eczaneden ilacını gidip alabiliyorsun. Eksik ilaç diye bir şey yok. Niye? İnsan bizim için çok önemli de onun için. Hep Kanuni'nin lafı aklıma gelir. Ama bu televizyon dizilerindeki Kanuni değil ha. Bizim Kanunimiz, at sırtından inmeye fırsat bulmadı ömrü boyunca. 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' diyor. Yani bir sağlıklı nefesi Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'ye feda eden bir ecdadın torunlarıyız biz. Onun için bu hizmetler ayrı bir önem taşıyor."
"Hiç bir vatandaşımızın mağduriyetine izin vermiyoruz"
Yaptıkları yeniliklerle sağlık sistemini baştan aşağı değiştirdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün ülkemizde dünyada örnek alınan pek çok ülkenin kendisine uyarlamak için gelip incelediği, vatandaşımızın her fırsatta memnuniyetini ifade ettiği bir sağlık sistemine sahibiz. Elbette bir takım eksiklikler, aksaklıklar olabilir, ama bunları da en kısa sürede düzelterek yolumuza devam edeceğiz. Bakın iddia ile söylüyorum; bizim Türkiye'de uyguladığımız sistem bugün Amerika'da bile yok. Amerika bizim sistemimizi başaramadı. Amerika kendi vatandaşına, şu anda bizim verdiğimiz sağlık hizmetini bu şekilde veremiyor. Sayın Obama bir değişiklik, reform yapmak istedi hala başaramadı. Bu kadar önemli bir olay bu. Ama biz başardık. Biz sağlıkta özel sektör, kamu ayırımı yapmıyoruz, bizim için esas olan insanımızın en iyi sağlık hizmetini alabilmesidir. Bunun için kim nereden hizmetini alırsa alsın, biz belirlediğimiz kriterler çerçevesinde onun bedelini ödüyoruz. Asgari sağlık hizmetleri konusunda hiç bir vatandaşımızın mağduriyetine kesinlikle izin vermiyoruz, vermeyeceğiz. Bunun ötesinde daha iyi, daha kaliteli, daha konforlu hizmet alabilmek için elbette kısa burada bir fark ödemek suretiyle bu hizmeti de dilediği yerden alabilir." 
Öğretmen atamaları
Erdoğan, tören alanındakilerin öğretmen atamalarına ilişkin bir sorusu üzerine, "Biliyorsunuz, 10 bin atamayı yaptık, Ağustos'ta 40 bin atama yapacağız. Dolayısıyla bu yıl içerisinde 50 bin atama yapmış olacağız ki bunlar cumhuriyet tarihende pek olmuş şeyler değil" dedi. Erdoğan, ayrıca bu ay 4 bin 700 sağlık personelinin alınacağını da kaydetti. 
Erdoğan daha sonra eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Memorial Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Yaşar Aydın ile açılış kurdelesini kesti.

Kanser testleri & Beta 2 mikroglobulin ve multipl miyelom nasıl yapılır?

3 Mart 2014 Pazartesi



Bazı kan kanserlerini, böbrek hasarını ve böbreğin tubuler-glomerüler hastalığını ayırt etmede çok yararlı olan bir marker (gösterge) testi olan Beta -2 mikroglobulin’den bahsedelim.
Beta 2 Mikroglobulin hemen her çekirdekli hücrede bulunandüşük molekül ağırlıklı bir proteindir. Küçük boyutu nedeniyle glomerüler membrandan geçebilir. Fakat proksimal tübüllerdeki reabsorbsiyon nedeniyle normalde %1’den daha az atılır.
Özellikle multipl myeloma denen bir çeşit kan kanserinin yayılım ve prognozunu belirlemede çok yararlıdır. Yine lösemi ve lenfomaların şiddeti hakkında da bilgi verir. Böbrek naklinde rejeksiyon olup olmadığının erkenden saptanmasında, böbrek hastalığı varsa bunun tübülüs veya glomerül kökenli olup olmadığını anlamada (tübüler fonksiyon bozukluğu varsa serum ßeta 2 mikroglobulin seviyesi düşük, idrar ßeta 2 mikroglobulin seviyesi yüksektir çünkü idrara kaçar),kadmiyum ve civa gibi böbrek hasarına yol açan durumlarda takip ve izlemde de çok değerli bilgiler verir.
Santral sinir sistemini tutan hastalıkların tanı ve takibinde de kullanılır. Örneğin BOS sıvısında artmış Beta 2 Mikroglobulin seviyeleri HIV veya löseminin santral sinir sistemi tutulumunda da görülür,her ne kadar spesifik olmasa da. Klinik değeri çok net ve spesifik olmasa da AIDS, lösemi ve lenfomaların progresyonu için bağımsız bir gösterge olduğu kabul edilir.
Beta 2 Mikroglobulin artışı aynı zamanda hızlı hücre üretimi ve yıkılımında, amiloidozda, CMV gibi viral infeksiyonlarda, otoimmün hastalıklarda da görülür.
Lityum,siklosporin, cisplatin, karboplatin ve aminoglikozidler de uzun süre kullanımda gerek kan gerkese idrarda Beta 2 Mikroglobulin artışına yol açabilirler
Son günlerde yapılan radyokontrastlı veya nükleer görüntüleme işlemleri de test sonucunu etkileyebilir..
Numune : Kan katkısız, yani kırmızı kapaklı tüplere alınır, santrifüj edilip 1.0 mL serum ayrılır ve soğuk zincirle gönderilir.
İdrar: Hasta boş mesane ile gelir. En az yarım litre su içer. 1 saat içindeki idrar toplanır. Koruyucu olarak 1M NaOH ilave edilir ve pH 6.0 ile 8.0 arasında ayarlanır. İdrar 13 ml lik plastik tüplerde soğuk zincir şartlarında gönderilir.
Referans değerler: Ortalamadır,laboratuardan laboratuvara değişmekle beraber;
Serum: 1,1- 2,4 mg/L
İdrar: 0- 160 µg/L veya <300


kanser testleri nasıl yapılır biyokimya laboratuvarı mikrobiyoloji laboratuvar kanser testi nasıl yapılır kanser testi aletleri nelerdir düşük değerler

Kanser Sedimentasyon (ESR) testi


Laboratuvar dünyasında en fazla istenen testler listesinde top 10'a rahatlıkla girebilen bir test olan eritrosit sedimentasyon hızı (ESH), kısaca sedimentasyon, hem yapılması basit hem de çok değerli bilgiler veren bir testtir. Ucuz ve basit olması da kullanılırlığını artıran etkenlerdir. Genellikle akut faz yanıtını (vücutta bir uyaran varlığında zararlı etkenle savaşan lökositler, antijen sunan hücreler ve endotelyal faktörler gibi etmenlerle açığa çıkan sitokinlerle oluşan inflamasyon, koagulasyon artışı, kompleman aktivasyonu, endotel aktivasyonu vs) değerlendirmede kullanılır.

İnflamasyon sonrası vücut genellikle ilk birkaç saatte nötrofillerde sayıca artma ve ateşin yükselmesi ile yanıt vermeye başlar. Karaciğer akut faz reaktanları denen fibrinojen, lipoprotein, ferritin, kompleman, serüloplazmin, alfa 2 makroglobulin, plazminojen, alfa 1 antitripsin, amiloid A proteini ve C-reaktif protein (CRP) gibi proteinleri sentezler. Sedimentasyon hızında artma da tıpkı bu proteinlerde artma gibi inflamasyon göstergesidir.

Testin prensibi basittir. Normalde sitratlı antikoagulanlı tüp dik pozisyonda tutulduğunda eritrositler plazmadan daha ağır olduklarından aşağı doğru yavaşça çökmeye başlar. İnflamasyon ve aşağıda sayacağım durumlarda bu çökme daha hızlı olur. Eritrositlerin bu çökme hızını en çok kandaki fibrinojen düzeyi, bir miktarda globulin dediğimiz proteinlerin düzeyi etkiler. Kanda bu proteinler artarsa normalde negatif yükleri (zeta potansiyel) nedeniyle birbirinden ayrı durmaya eğilimli olan eritrositler kümeleşmeye başlar (rulo formasyonu) ve çökme hızı da daha da ağırlaştıklarından dolayı artar. Genellikle 1 saatte oluşan çökme hızı kullanılır.

İnfeksiyonlarda ESR artar ama CRP,ateş ve lökositoz daha değerlidir. ESR yükselmesi hem geç başlar (1 gün sonra), hem de geç düzelir. Oysa CRP bir akut faz reaktanı olarak hem daha erken (4-6 saat) karaciğerde sentezlenir, hem de 2-3 gün içinde en yüksek seviyelere ulaşır. Üstelik ESR'ye göre çok daha fazla (100-1000 kat) arttığından inflamasyon ve infeksiyonlarda daha değerli bir markerdır.

Romatizmal hastalıklarda da artar ama spesifik değildir. Polimiyaljiya romatika ve temporal arterit vakalarında aşırı yüksek ESR (>100 gibi) değerleri oluştuğundan bu iki hastalığı düşünmede çok yararlı olabilir.

Yaşlı kişiler, zenci ırkta ve kadınlarda ESR diğer sağlıklı kişilere göre bir miktar yüksektir.

Numune Saklama : Sitralı tüpe alınan kan en fazla 4 saat içinde (buzdolabında 4C de ise maksimum 6 saat) çalışılmalıdır. EDTA'lı tüpte olur ama heparinli tüpe alınan kandan çalışılmaz. Kanda soğuk aglitüninler varsa oda ısısında değil 37 C'de ölçüm yapılmalıdır.

ESR yüksekliğinin nedenleri :

Testin oda ısısından yüksek sıcaklıkta çalışılması
Hiperfibrinojenemi (çok artar)
Multiple myeloma (çok artar)
Lösemiler (çok artar)
Hodgkin lenfoma (çok artar)
Buzdolabında bekletilmiş kanın oda ısısına gelmeden çalışılması
Romatizmal hastalıklar
Kollagenozlar
Anemiler (HCT düşük)
Gut artriti
Romatoid artrit (çok artar)
Akut romatizmal ateş
Polimiyaljiya romatika (çok artar)
Temporal arterit (çok artar)
Sistemik lupus eritematozus
İlaçlar: (Dekstran, metildopa, heparin, metserjid, doğum kontrol hapları,penisilamin, prokainamid, teofilin, vitamin A..)
Kanserler: Böbrek,kolon,meme ve karaciğer tümörleri
Gebelik
Hipoalbüminemi
İnfeksiyonlar (bakteriyel endokardit,pnömöni,tüberküloz,sifiliz,otitis medya...)
Hipo-Hipertiroidizm
Makrositoz
Nefritler
Menstruasyon
Toksemi
Travma
Ağır metal zehirlenmesi
Myokard infarktüsü
Doku nekrozları
Pulmoner emboli

ESR düşüklüğünün nedenleri :

Kanda artmış safra asitleri, fosfolipidler, kortikosteroidler, glukoz, albümin varlığı
Konjestif kalp yetersizliği
İlaçlar: ACTH, kortizon, etambutol, NSAID, kinin, salisilat
Polisitemi
Hipofibrinojenemi
Yenidoğanlar
Orak hücreli anemi (kümeleşme az)
Sferositoz (kümeleşme az)
Mikrositoz
Lökositoz
Oda ısısında 4 saatten fazla beklemiş kan
Pıhtılaşmış kan


ESR Referans Değerleri : Westergren yöntemine göre;

50 yaş altı :
Erkek: 15 mm/saat
Kadın: 20 mm/saat

50 yaş üstü :
Erkek: 20 mm/saat
Kadın: 30 mm/saat


¨ Düşük ESR (1-3 mm/saat gibi) genellikle sağlıklı durum göstergesidir,hastalık olduğunu göstermez.

¨ ESR’nin normal sınırlarda bulunması hastalık olmadığı anlamına gelmez.

Karaciğer Enzimleri & Alt (SGPT) Yüksekliği nedenleri

Karaciğer vücudumuzun boyutça en büyük organı (yaklaşık 1.3 kg) olması yanında işlevi itibarıyla da en önemli organların başında gelir. Safra kesesi vasıtasıyla barsağa bağlanan karaciğer, safra salgılamak (safra, yağların çözünmesini sağlayarak sindirimine yardımcı olan ve yağda çözünen A,D,E,K vitaminlerinin emilimini kolaylaştıran bir tür sıvıdır), toksik yani vücuda zehirli maddeleri etkisiz hale getirmek, pıhtılaşmada görevli protrombin ve fibrinojeni üretmek, kanda 2-3 ayı geçmiş yaşlı eritrositleri parçalamak, ileride tekrar enerjiye çevirmek için fazla glikozu glikojen halinde depo etmek, su ve ısı üretiminde rol oynamak, yüzlerce enzimi üretmek, vitamin A-B-D-K,demir, kalsiyum, bakır, bazı proteinleri ve yağları depo etmek ve A vitamini sentezlemek gibi çok önemli görevleri olan bir organdır. Yine lenf sıvısı, antikor üretimi ve bazı üreme hormonlarının yıkımını da gerçekleştirir.
ALT (Alanin aminotransferaz veya bazen SGPT; Serum glutamik pirüvik transaminaz'da denir) aminotransferaz grubundan bir enzimdir. Amino gruplarını bir başka oksoaside transfer ederek ya da tersine işleterek amino asidlerle oksoasidlerin birbirlerine dönüşümlerini katalize ederler yani keto asidlerin amino asidlere çevrilmesini sağlarlar. AST ve ALT en önemli aminotransferazlardır. İşlevi için Piridoksal-5-fosfat yani vitamin B6'nın bir tipine ihtiyaç duyarlar.
ALT ve AST normalde hücre içindedir. Dolayısıyla kanda yükselmesi travma,hepatitler,yanık vs gibi hücre hasarının göstergesidir.
Vücuttaki 100 birim ALT enziminin dağılımı yaklaşık şöyledir; % 73 karaciğer hücresi yani hepatositlerde, % 12 kalp'te, % 8 böbrek'te, % 4 pankreas'ta, % 2 dalak'ta, % 1 akciğer,eritrosit ve serum'da bulunur.
ALT, AST'ye göre karaciğere daha spesifiktir yani AST deki yükselişler başka durumlarda da olabilirken ALT yüksekliği ortalama % 70-75 karaciğer hasarını göster ir. ALT deki yükseklik yine AST'ye oranla daha uzun sürmektedir.

Biyokimyada Demans Testleri; Protein 14-3-3


Hızla ilerleyen demans (bunama) hastalarında altta yatanın Creutzfeldt-Jakob hastalığı mı olduğunu anlamaya yardımcı nispeten yeni ve önemli bir test olan protein 14-3-3’den bahsedelim.
Protein 14-3-3 birçok izoformdan oluşur ve protein fosforilasyonu ile mitojen aktive protein kinaz yolunun regülasyonunda rol oynar. Bu proteinin BOS sıvısında bulunması nispeten hızlı nöronal yıkılımın güvenilir bir göstergesidir. Hızlı nöron yıkılımın olduğu aşağıda sayacağım birçok hastalıkta BOS’ta seviyesi artar. Bununla beraber asıl kullanım alanı Creutzfeldt-Jakob hastalığı ve formlarını diğer demans nedeni hastalıklardan ayırmaktır.
Demansın en sık görülen birçok tipinde (progresif multi infarkt demans, Alzheimer) yıkım nispeten yavaş olduğundan BOS sıvısında protein 14-3-3 seviyeleri büyük çoğunlukla normaldir.
Creutzfeldt-Jakob hastalığı beyinde prion proteinlerinin birikmesiyle oluşan tedavisi olmayan bir demans hastalığıdır. Genellikle sporadik görülse de, bazen kalıtımsal veya edinilmiş (infekte insan dokularından, cerrahi aletlerden, prion proteinleri içeren hayvansal ürün tüketiminden..) olarak ta oluşabilir.
Creutzfeldt-Jakob hastalığı tanısı koymak zordur, klinik muayene, öykü, EEG, MR ve BOS incelemesi tanıda kullanılan araçlardır. Ortalama olarak Creutzfeldt-Jakob hastalığı tanısında iki test kıyaslanırsa;

Biyokimyada GGT yüksekliği ALT AST Nedir ?


Gama glutamil transpeptidaz başlıca karaciğer, böbrek ve pankreasta bulunan bir enzimdir. Böbrekte en fazla bulunmasına rağmen serum aktivitesinin çoğunu karaciğerdeki kısmı oluşturur.
GGT gama glutamil gruplarını amino veya non-amino alıcılara aktarır. Hücre zarından aminoasitlerin geçişi ve glutatyon metabolizmasında önemli rol oynar. Üstteki diyagramda alanin aminoasitine GGT enzimi gama glutamil grubu aktarmaktadır.
Genellikle karaciğer fonksiyonlarını görmek ve alkolik karaciğer hastalığını araştırmak için istenir. GGT özellikle kronik alkoliklerde serumda çok artar, alkolizmde alkolun bırakılmasını veya yeniden başlanıp başlanmadığını görmek için iyi bir markerdır. GGT/ALP oranı > 5 olanlarda alkolik karaciğer hastalığı ihtimali çok yüksektir.
GGT seviyeleri ortalama olarak alkolun bırakılmasından 1 ay sonra normale döner. Normalde yarı ömrü 10 gündür ama alkoliklerde 28 güne kadar çıkabilir. GGT obstrüktif sarılıkta, kolanjit ve kolesistit’lerde ALP, AST ve ALT’ye oranla tanı koymada çok daha sensitif (duyarlı) bir enzimdir. Ayrıca çocuk ve gebelerde karaciğer hastalığını ayırt etmede faydalıdır çünkü gebelerde plasental kökenli ALP de vardır yani ALP artışı sadece karaciğer hastalığına bağlı değil normalde de olabilirken GGT plasentada olmadığından GGT artışı karaciğer hastalığını çok daha fazla destekler. Benzer şekilde çocuklarda kemik kaynaklı ALP de yükselir yani ALP yükselmesi çocuklarda normalde olabilirken, GGT kemikte olmadığından artışı karaciğer hastalığını çok daha fazla destekler.
Kemik hastalıkları, gebelik ve kas hastalıklarında GGT seviyeleri artmaz.
Referans Değerler :Ortalama olarak;
Erkek: 7–47 U/L
Kadın : 5–25 U/L
Numune : Serumdan çalışılır,açlık gerekmez. Son 24 saat alkol alınmamış olmalıdır. Serum buzdolabında 7 gün saklanabilir.
GGT Yüksekliği :
· Karaciğer hastalıkları (hepatitler,sirozlar,metastazlar, kolestaz…)
· Alkolizm
· Sigara içme (günde 1 paket içenlerde % 10 artar)
· Siyahi Afrikalı erkekler (yaklaşık 2 kat yüksek)
· Diyabet
· İnfeksiyoz mononükleoz (EBV virüsü ile oluşan viral hastalık)
· Pankreatitler
· Prostat kanseri
· Meme-akciğer-kolon kanseri
· SLE
· Glikojen depo hastalığı
· Hipertiroidizm
· İlaçlar (antibiyotikler, anti-inflamatuvarlar, fenitoin, fenobarbital, karbamazepin, simetidin, furosemid, heparin, isotretinoin, metotreksat, valproik asit..)
GGT Düşüklüğü :
· Hipotiroidizm
· Erken gebelik dönemi
· İlaçlar (azatioprin, ursodiol, oral kontraseptifler,klofibrat)

Rusya Güzellik Birincisi İşte Rusların en güzel kızı



Rusya'nın başkenti Moskova'da düzenlenen “Miss Rusya 2014” finalinde Balakova'dan katılan 23 yaşındaki Julia Alipova birinci oldu.


Ellerinde 3 kozları kaldı! Varan bir Yazıcıoğlu kasedi...


İNTERNETHABER (ÖZEL İÇERİK)-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 30 Mart yerel seçim öncesi planlanan üç kaos planını açıkladı.

İlk koz Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili Erdoğan'ın ses kasetinin yayınlanması. Bunun sonucu olarak ülkücülerin de sokağa dökülmesiyle Ukrayna'daki gibi olaylar çıkarılacak.

Ve son koz seçim günü sandıkların kaçırılması. Gökçek'in AHaber'de televizyon programında yaptığı açıklamaları şöyle...


BİRİNCİ KOZ: YAZICIOĞLU KASETİ!

Şu anda ellerinde üç kozları kaldı. Birincisi Muhsin Yazıcıoğlu montaj kaseti çıkacak. Muhalif yazarlar bunu kendileri de yazdılar bunu. Hatta birisi Twitter'dan yazdı, ben de bu kaset çıkarsa sizden bilinir savcılığa suç duyurusanda bulunurum deyince yazdıklarını sildi. Ülkücü camiayı sokağa dökmek için tam seçim öncesi kaos çıkaracaklar. Marjinal gruplarda buna katılacak.

İKİNCİ KOZ: UKRAYNA'DAKİ GİBİ SOKAK OLAYLARI

Üçüncü tehlike mutlaka Ukrayna'da olduğu gibi molotoflu ortalğı yakıp yakan bir girişimdi bulunacaklar. Almanya dergisi Yanukoviç ile ilgili 650 milyon paralarla kaçtı diye bir uydurma yaydılar. Ama adamın elinde iki bavul var. Yahu arkadaş iki bavula sığar mı bu para? Niye? Avrupa Birliği bu kişi Rus yanlısı olduğu için istemiyor. AK Parti'de böyle istenmediği için uydurma haberler yayılacak.Sokağa dökecekler göreceğiz ama başarılı olamayacaklar. 

SON KOZ SANDIKLAR KAÇIRILACAK

Son koz sandıklar kaçırılacak. AK Parti'nin güçlü olduğu yerlerde sandıklar kaçırılacak. Marjinal gruplara şu anda eğitim yaptırılıyor. Eğitim metinlerini ortaya çıkaracağım yakında. Bu marjinal gruplar sandık başında olacak ve AK Parti hile yaptı diyecekler ama sandıkları kaçıracaklar.

İnsanların bu konuda titiz olması lazım. Önce olaylar sonra kasetler ve sonra sandığa saldırı.Ama tüm bu olaylara rağmen sandıktan birinci çıkacağız.

Bilal Erdoğan'ın Fenerbahçe ses kaydı dinle

MONTAJ MI?

Kasetin montaj mı gerçek mi olduğu yine belirsiz. Daha öncekiler gibi Erdoğan'ın sese kısık, Bilal Erdoğan'ın sesi ise yüksek.

İşte Fenerbahçe camiasında bomba etkisi yapan kasetteki iddialar;

1- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan’ın kongreye gidip Aydınlar lehine oy kullanmasını istiyor. '1 oy 1 oydur' diyor.
2- Aydınlar’ın, seçim konuşmasında Aziz Yıldırım’a karşı nasıl konuşması ve neleri gündeme getirmesi gerektiğini anlatıyor.
3- Bunun için Bilal Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyespor İdari Menajeri Mustafa Eröğüt'ü alarak Aydınlar ile konuşmasını istiyor.
4- “Aydınlar, Şenes Erzik ile birlikte Başbakan ile görüştü. O konuşmada F.Bahçe şike yaptı mı sorusuna ne yanıt verdiniz?” diye soran Yıldırım’ın bu tavrını edepsiz bir yaklaşım olarak yorumluyor.
5- Başbakan, cezaevinden çıktıktan sonra Aziz Yıldırım’ın kendisinden defalarca randevu istediğini ama o randevuyu vermediğini anlatıyor.
6- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun damadı Ahmet Özokur’un Aziz Yıldırım’ın yönetim kurulu listesine girmesini istemediğini ve bunu Davutoğlu’na söylediğini ifade ediyor.
7- Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Bank kuracağı yönündeki açıklamalarına da Aydınlar’ın 500 milyon dolarlık borcunu hatırlatarak karşı yanıt vermesi gerektiğini söylüyor.

İKİNCİ KASET REZA ZARRAB'IN

Sosyal medyaya düşen ikinci kaset ise tahliye edilen Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab'a ait. 
Reza Zarrab, TÜRGEV Genel Müdürü Salih Koç ile yaptığı konuşmada, “Bağış mevzusu vardı, Bilal Bey’in haberi vardı.” diyor. Koç da, “Tamam anladım anladım, Bilal Bey söyledi bana. Bilgim var.” sözleriyle karşılık veriyor.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında teknik takip sırasında elde edildiği ileri sürülen bu ses kaydını da Haramzadeler isimli twitter hesabı piyasaya sürdü.

O vali neden Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor dedi?


Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği Helikopter kazasının ilk saatlerinde "Yazıcıoğlu Yaşıyor" diye açıklama yapan dönemen Kayseri Valisi Mevlüt Bilici ilk kez konuştu. Neden "Yazıcıoğlu Yaşıyor" diye açıklama yaptığını izah etti. Meğer bakın neler olmuş.
Bilici, kazadan sonra “Yazıcıoğlu’nun yaşadığı, ayağının kırık bir vaziyette olduğu ve helikopterin düştüğü bölgeye ekiplerin intikal ettiğini” ileri süren bir açıklama yapmış, ancak açıklaması doğru çıkmayınca “‘Yazıcıoğlu’nun bulunduğu’ açıklamasını kasıtlı yaptığı ve bölgede aramaların durmasına neden olduğu” öne sürülerek eleştirilmişti.
NEDEN "YAZICIOĞLU YAŞIYOR" DEDİ?
Kayseri Valiliği’nden sonra Danıştay’a atanan Bilici o gün yaşananları şöyle anlattı;
-“Kazanın yaşandığı dönemde Kayseri Valisi olarak görev yapıyordum. Olay günü odamda Kayserili milletvekilleri, bürokratlarla oturuyordum. Yazıcıoğlu’nun kaza yaptığı haberi geldi. Bilgi almak için dönemin Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’i aradım. Kendisi bir müddet sonra geri döndü.

Eline bir bilgi notu geldiğini, bilgi notunda Yazıcıoğlu’nun kaza yaptığı yere ekiplerin ulaştığını, Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık bir vaziyette bulunduğunu, diğerlerinin yaralı olduğunu ve hastaneye kaldırılacağının belirtti. Ben de bu habere sevindim. Odadaki misafirlerimle paylaştım. Bir süre sonra BBP Genel Sekreteri aradı. Aynı bilgiyi onunla da paylaştım. Öğrendiğim kadarıyla onun yanında gazeteciler varmış. Bu konuşma basına ‘Kayseri Valisi’nden açıklama’ olarak lanse edildi.”
KAŞELİ NOTU İSTEYİNCE...
“Daha sonra enkaza ulaşılmadığı bilgisi geldi. Bunun üzerine ben Kayseri Emniyet Müdürünü yeniden aradım. Bilgiyi nereden aldığını getirmesini istedim. Kendisi bilgi notu ile geldi. Gerçekten de bana aktardığı gibi bilgiler bilgi notunda yer alıyordu ancak imza kaşe bulunmuyordu.

-‘Böyle bilgi notu mu olur? İmza ve kaşeli olarak getirin’ dedim. Daha sonra bana bunu bir kaşe ile ilettiler. Bu bilgi notunun Kahramanmaraş’tan geldiğini söyledi. Bu bilgi notunu olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcıya, Meclis’teki komisyona ve Devlet Denetleme Kurulu’na verdiğim ifade de aynı bilgileri aktardım. Emniyet Müdürü Orhan Özdemir de bu bilgileri soruşturma mercileri ile paylaştı.”
OLAYDAN SONRA TEHDİT MAİLLERİ YAĞDI
“Ben bu olaydan sonra çok yıprandım. Kimseye kendimi ifade edemedim. Birçok tehdit maili aldım. Bunun hesabını vereceksin tarzında tehdit, hakaret içerikli binlerce mail geldi. Art niyetle yapılan bir konuşma değildi. Kaldı ki aramaların durması da söz konusu değildi. Bunu dönemin İçişleri Bakanı da belirtti ancak buna rağmen halen Yazıcıoğlu ismi geçince kasıtlı olarak mı bilmiyorum benzer iddialar öne sürülmeye devam ediyor. Bize gelen bilgi notu savcılık makamlarında da mevcuttur. Bu olayın aydınlatılmasını en çok isteyenlerdenim. Umarım bir sonuca ulaşırlar. Benim kanaatim o günkü telefon trafiklerinin, kim kiminle görüştü araştırılması halinde olayın belirli bir noktada aydınlığa kavuşacağı yönündedir.”

Kim Gülen'e mektup yazdı başına gelmeyen kalmadı


CEMAATİN DERDİ TEKASÜR KRİZİ
Karşımızda, yola çıkış itibariyle dinî bir yapı var. Bu yapı, eğitimi kendisine alan olarak seçmiş ve bu alanda yürümüş. 1967'lerde yola çıkmış olan hareket; bugün okulları, dershaneleri, basın-yayın organları, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarıyla adeta devlet haline gelmiştir. Dostça bir eleştiri yapmak isterim. Problem, Gülen cemaatinin güce ve nüfuza talip olmasıdır. Kur'an'daki Tekasür Sûresi'nde ifade edildiği gibi ben bunu "Tekasür Krizi" olarak adlandırıyorum. Yani çoğaltma tutkusu krizi.
10 YIL ÖNCE GÜLEN'LE TANIŞTIM
Gülen grubuna mensup insanları 30 yıldan beri tanırım ve görüşürüm. Hocaefendi ile tanışmam ise 10 yıl önceye dayanıyor. Hocaefendi hakkında bir karalama kampanyası yapılmıştı ve o dönem Akit gazetesindeki köşemde yapılanın yanlışlığına dair bir yazı yazmıştım. Bu yazı üzerine mektuplaştık ve 2009 yılında bir program nedeniyle gittiğim Amerika'da bir görüşmemiz de oldu.
CEMAATE OBEZ ABİ BENZETMESİ
Problem olarak gördüğüm bazı meseleleri ilettim ve daha sonra bir mektupla da bu eleştirilerimi teyit ettim. Özetle Cemaatin, Müslüman cemaatler içerisinde abilik konumuna oturduğunu ama obez bir abi olduğunu, elindeki rızkı; küçük kardeşlerine paylaştıracağına, küçük kardeşlerinin önündekini de almaya çalıştığını söyledim.
İkincisi; ümmetin çıkarı ile cemaatin çıkarı ne zaman çatışsa, bugüne kadar hep ümmetin çıkarını değil, kendi çıkarını öncelediğini ifade ettim.
Üçüncüsü; Cemaatin bir menfaat grubu görüntüsü verdiğini belirttim.
Dördüncüsü; zengin sever bir görüntü verdiğini, yoksul, muhtaç, mağdur ve mazlum kesimlere sahip çıkması gereken bu yapının güç ve nüfuza sahip çıktığını münasip bir lisanla ilettim. Bu eleştirileri hem hocaefendiye, hem de cemaatin buradaki temsilcilerine ilettim.
BAŞIMIZA GELEN PİŞMİŞ TAVUĞUN BAŞINA GELMEDİ
Hocaefendi gayet nazikâne davrandı; fakat oradan çıktıktan sonra başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Şahsi olarak başıma gelenleri anlatarak olayı kişiselleştirmek istemiyorum. Ancak Akabe camiası olarak size birkaç örnek verebilirim.
KELEPÇE TAKIP GÖTÜRDÜLER
Akabe kardeş kuruluşlarımızdan bir arkadaşımızın uzak vilayetlerden birinde bir BAĞ-KUR davası var. BAĞ-KUR memuru, primleri alıyor ve yolsuzluk yapıyor. Bizim arkadaşımız mağdur ve bu dava da 15 senedir sürüyor. Mağdur olan arkadaşımızı davaya götürmek için bileğine kelepçe takıp hapse attılar. Yalvar yakar, rica minnet ancak kelepçeli şekilde uçakla davaya gönderme izni alabildik. Bu olayın arkasını araştırdığımızda ise karşımıza Cemaat çıktı.
CEMAATİ ELEŞTİRİYORSUNUZ!
İkinci olay ise yine Akabe kardeş kuruluşlarımızdan bir yardım kuruluşumuzun kamu yararına vakıf statüsü alabilmesi için müracaat ettik. Yeterlilik teftişi yapan müfettiş geldi ve açıkça kuruluşumuzun başkanına, "Ben size yeterlilik raporu vermeyeceğim. Çünkü siz cemaati eleştiriyormuşsunuz" dedi. Bu hâkim ve müfettiş cemaatin değil, devletin memurudur. Cemaatten değil, milletten maaş almaktadır.
CEMAATİN İÇİNDE 3 KESİM VAR
Cemaatin içerisinde üç kesim olduğunu görüyorum. Birinci kesim; Gerçekten samimi, candan, mü'min insanlar. İkinci kesim de; cemaatten nemalanan ve cemaati bir menfaat organizasyonu gibi gören insanlar. Üçüncü kesim ise çok elit, çok az. Bu kişiler beyin takımını oluşturan ama beyni kendilerine bırakılmamış, yani merkezden "Biz yaparız" diyen bir takım.
Bu üç kesimden birinci kesimin ciddi manada şu anda bir kısmının koptuğunu görüyorum. Bu kişiler, "Biz bunun için yapmadık, bunun için yardım etmedik, bunun için para vermedik" diyor. Birinci kesimin ikinci kısmıysa şu anda tereddüt ve ciddi bocalama yaşıyor.

Küçük çocuktan Bahçeli'ye sevgi seli fotoğrafları video



Seçim çalışmaları kapsamında İzmir'de temaslarda bulunan Devlet Bahçeli Tarihi Kemeraltı Derneği ve STK temsilcileri ile Hisar Camisi önünde kahvaltı yaptı. Ziyarete Bahçeli'nin yanına giderek sevgi gösterisinde bulunan küçük çocuk damga vurdu. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İzmir'de ilk durağı Konak ilçesi oldu. Tarihi Kemeraltı Derneği ve STK temsilcileri ile Hisar Camisi önünde kahvaltı yapan Bahçeli, mehteran gösterisiyle karşılandı, kendisine mehteran takımında kullanılan kuşak takıldı. 

Partililer, Bahçeli'yi karanfillerle karşılarken, pek çok partili Bahçeli'yi elinden öptü. MHPGrup Başkanvekili Oktay Vural, MHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Taşer, partinin ilçe belediye başkan adayları ve çok sayıda partilinin katıldığı programda,Kerim Yılmaz isimli bir çocuğun Bahçeli'nin yüzünü sevmesi ilginç görüntüler ortaya çıkardı.
TESBİH HEDİYE ETTİ
Kahvaltı programında açıklama yapmayan Bahçeli, Tarihi Kemeraltı Derneği Başkanı'na tespihini hediye ederken, Azerbaycan Kadın Kültür Merkezi Derneği tarafından da Bahçeli'ye Hocalı katliamını anlatan albüm, Azerbaycan bayrağı hediye edildi. Bahçeli'yi karşılamaya gelen diğer STK temsilcileri ise Bahçeli'ye Kur'an-ı Kerim takdim etti. İki gün boyunca İzmir'in ilçelerini gezerek halkla buluşacak olan Bahçeli, kahvaltı programının ardından Kiraz ilçesine gitti.

Aydınlar'dan Bilal Erdoğan kasetine cevap


AYDINLAR: HİÇ BİRİNİ SÖYLEMEDİM
İDDİALARI KONU OLAN FENERBAHÇE KONGRESİNDE NE OLMUŞTU?

Fenerbahçe'nin başkanının seçtiği kongrede Aziz Yıldırım ile Mehmet Ali Aydınlar yarışmıştı. Seçim sonucunda Yıldırım, rakibi Aydınlar'a büyük fark atarak yeniden başkan olmuştu. Aziz Yıldırım 9380 oy alırken, Aydınlar 6821 oy almıştı.

BİLAL ERDOĞAN DA SEÇİMDE OY VERMİŞTİ

Kasette Bilal Erdoğan, kongreye katıldığında Aydınlar'a desteğini göstermek açısından ne yapabileceğini konuşuyor.

Bilal Erdoğan Fenerbahçe'deki söz konusu kongreye katılmış ve oyunu böyle kullanmıştı.
Bilal Erdoğan Fenerbahçe kongre oy.png
- Benim seçim konuşmalarıma bir bakın. O sözlerin hiç birini söylemiş miyim.

İki kişi arasında bir konuşma yapılmış. Ama ben orada geçen sözlerin hiç birini söylemedim.

Bana da ne mesaj geldi, ne de bu konuda herhangi bir telkin.
KASETTEKİ İDDİALAR NELER;

1-Mehmet Ali Aydınlar'ın seçim konuşmasında 3 konuyu öne çıkarmasını istiyor. Birincisi Fenerbahçe Bankası, ikincisi Kenan Evren lisesi yerine yapılacak AVM, üçüncüsü ise şike yasası... 

2- Erdoğan oğlundan bu mesajları İstanbul Büyükşehir Belediyespor İdari Menajeri Mustafa Eröğüt aracılığıyla Aydınlar'a iletmesini istiyor.

3- Erdoğan 'Aziz Yıldırım'a yüz vermediğini' söylüyor ve Yıldırım'ın hapisten sonraki tüm randevu taleplerini geri çevirdiğini anlatıyor.

4- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun damadı Ahmet Özokur’un Aziz Yıldırım’ın yönetim kurulu listesine girdiği ortaya çıkınca Bilal Erdoğan'ın onun hakkında 'şerefsiz' dediği iddia ediliyor.

5- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "1 oy 1 oydur' diyerek Bilal Erdoğan'dan kongreye gidip oyunu kullanmasını istiyor.

6-Erdoğan, Şenes Erzik ile yaptığı görüşmenin Aziz Yıldırım tarafından gündeme getirilmesine çok kızıyor. 

Başbakan Erdoğan'dan Gülen ve Kılıçdaroğlu bombardımanı

Ruh ikizi CHP ve MHP'ye Gülen'in de katıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Üç kafadara üç koyun verin kaybedip gelirler." dedi.
Cemaatin makbuzsuz para toplamasına değinen Erdoğan bunların da hesabını soracaklarını açıkladı. Kılıçdaroğlu için "Tahtakale'de kaset tüccarı olur" ifadesini kullanan Erdoğan,
kapı kapı dolaşıp AK Parti'yi şikayet eden cemaatin ablalarına da tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin Niğde Cumhuriyet meydanında düzenlediği mitingte konuşma yaptı. İşte öne çıkan konular:
"Niğde Milli iradeden yana. Bu sevdayı biz biliriz bir de siz bilirsiniz. Bu sevdayı CHP ve MHP anlamaz. Onların irtibatları milletle değil başka yerlerde. CHP’nin genel başkanı çıkmış AK Partiye oy verirseniz iki elim yakanızdadır diyor.
KENDİNE BİLE OY KULLANAMADI
Sen kimsin ya. Sen kimsin. Sen belediye seçimlerinde ikametini koyduğun kağıthanenin ismini bile unuttun ya.. Kağıttepe diyecek kadar zavallısın ya. O seçimde kendine bile oy kullanamadı. Kendi oy pusulasını bulamayan adamdan yönetici olur mu? Böyle bir zavallıdan idareci olabilir mi? Bunlar ne sandığı ne de milleti bulabilirler Tam aksime milletin elleri bunların yakasında olacak inşallah.
BİTLİS'TE 5 PARTİ BİR OLMUŞ
Bahçeli nereye oy verirseniz verin ama AK Parti'ye oy vermeyin diyor. bunlar siyasetin millet için yapıldığını öğrenemediler. Bitlis'te 5 parti bir olmuş. CHP MHP, BDP, DP bir tane daha vardı. Beşinin oyunu toplamı zaten yüzde 7.40. 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz. Bunu söyle biliniz. Bunların hepsini bir araya getirin bunlardan bir şey olmaz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "yüzde 51 ile gelen yüzde 51 ile gider" sözünü eleştirenlere hesap yaparak cevap verdi.

Trabzon'un plaka numarasından yola çıkarak yüzde 61 oy isteyen Erdoğan'ı eleştiren MHP lideri Bahçeli, "Peki Adana’da miting yapmış olsaydın. Adana’nın plakası da 01... Nasıl olacak o zaman? Bu hesapları en iyi biz biliriz. MHP hesap adamlarının olduğu yerdir'' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İzmir'in Kiraz İlçesi'nde vatandaşlara hitap etti. Bahçeli, Türkiye'nin 30 Mart seçimleriyle başlayan ve cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleriyle devam edecek 3 aşamalı bir seçim sürecine girdiğine işaret ederek, şöyle devam etti: 
49 ARTIRIR OYUNU 51 OLURSA İKTİDAR 49 İLE DIŞARIDA KALIR
"Bu üç siyasi olay, üç nokta olarak bir doğruda birleşirse Türkiye'nin kaderi 2015 yılından itibaren değişir ve siyaset yeniden şekillenir. Var olan iktidar 51 ile gelmişse 51'le de gidebilir. Bazıları diyor ki, '51 ile gelen nasıl 51'le gider. Bu nasıl hesaptır' diye gazetelerinde yazıyorlar. Bunlar herhalde ilkokul okumamışlar. 51 ile gelmişse 49 dışarıda kalmış, 49 artırır oyunu 51 olursa bugünkü iktidar 49 ile dışarıda kalır." 
HESAP YAPMASINI BİZ BİLİRİZ
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Trabzon'da yaptığı konuşmasında, "kentin fethinin 1461, plakasının 61 ve hükümetinin de 61. hükümet olduğunu" hatırlatarak, oylarını yüzde 61'e yükselteceklerini iddia etmesini de eleştiren Bahçeli, "Bu nasıl güzel hesap. Peki, Adana'da miting yapmış olsaydın, Adana'nın da plakası 01. Ne olacak şimdi? O sebepten dolayı bu hesapları en iyi biz biliriz çünkü MHP hesap adamlarının kurduğu bir yerdir. Hesabını iyi yapar ancak bu hesabı yolsuzluk ve rüşvetle değil milli menfaatlerimiz üzerine yapar"  diye konuştu.

30 Mart yerel seçiminde en kritik iller TIKLA GÖR

KUZEY EGE: Kuzey Ege’de yarış genel olarak AK Parti ve MHP arasında geçiyor. Daha önce buradaki Manisa ve Balıkesir’in oylarını sosyal demokrat seçmenlerin de desteği ile MHP kazandı. Ancak şimdi yeni yerel seçim kanununa göre buralarda AK Parti daha iddialı. Yani belediye başkanlığı seçiminde artık şehir merkezi dışında kullanılan oylar da devrede. Ve bu oylar 2011 genel seçimlerinde AKP’ye yöneldi.
BURSA VE KÜTAHYA : AKP yönetimindeki Bursa ile Kütahya’da ve CHP yönetimindeki Çanakkale’de durum nispeten daha net. 30 Mart’ta bu şehirlerin kaderini sol oylardan çok MHP ve AKP’nin birbirlerinden ne kadar seçmen alacağı karar verecek. Başbakan Erdoğan’ın seçim mitinglerine bu bölgeden başlaması tesadüf değil.
İÇ EGE'NİN KRİTİK İLLERİ : İç Ege’de yer alan Denizli, Uşak, Afyon, Isparta ve Burdur da önceki bölge ile benzer özellikler taşıyor. Burada da genelde AK Parti-MHP yarışı var.
MHP 2009’da aldığı Uşak ve Isparta’da mevcut belediye başkanları ile yarışa giriyor ve yüzde 10’u geçmeyen oy farklarıyla aldığı bu şehirlerde AKP’nin nefesini ensesinde hissediyor.
Ancak Uşak’ta partisinin kazanamayacağını düşünen CHP seçmeninin bir kısmı ve Isparta’da artık varlık gösteremeyen Demokrat Parti’ye oy vermiş %17’lik kitle MHP’nin elini rahatlatabilir.
Bu şehirlerden Burdur’da, CHP % 1,46’lık oy oranıyla seçimi kaybetti. Önceki seçimler birçok parti için önemli bir referans ve burada MHP’yi tercih etmiş bir kısım seçmenin bu sonucun ardından CHP’ye oy vermesi şehrin el değiştirmesine yol açar.
EN GÜÇLÜ RAKİP MHP : Afyon’da AK Parti’nin en güçlü rakibi MHP. Burada önceki seçimlere bakıldığında sol seçmenin neredeyse tamamı MHP’ye destek vermiş görünüyor. Seçim sonucunu siyasi gelişmeler ve şehirde ciddi oy potansiyeli olan Saadet Partisi’nin performansı belirleyecek.
AKDENİZ KIYI SAVAŞI : Akdeniz kıyısında yer alan Antalya, Mersin, Adana ve Hatay’da 30 Mart akşamı ortaya çıkacak hiçbir sonuç şaşırtıcı olmaz. AK Parti % 5 oy farkıyla kaybettiği Antalya’da önceki adayı ile iddialı. Erdoğan miting ve açılışlar için bu kente sık sık uğruyor. Şimdiye kadar 29 kez kenti ziyaret eden Başbakan Antalya’yı almak istiyor. AKP’nin avantajı daha çok oy aldığı kırsalın da bu seçimde oy kullanacak olması.
MERSİN'DE KİM İDDİALI: Mersin’de üçlü bir yarış var. AK Parti önceki yerel seçimde burada üçüncü olsa da artık etkili olan kırsal oylarıyla daha iddialı. İkinci olan MHP de şehirde sevilen adayı ile potayı zorlamaya aday. Şehrin kaderini MHP adayının hedeflediği oyu alıp alamayacağı ve alırsa da bunu CHP’den mi yoksa AKP’den mi koparacağı belirleyecek. Her üçü de sonunda ipi göğüsleyebilir. Şehir merkezinde ve özellikle Tarsus’ta yaşayan Kürtlerin, BDP adayı yerine çözüm sürecini başlatan ve yürüten AK Parti’ye destek vermesi muhtemel.
ANADA SÜRPRİZ : Adana da ise 4 ihtimalli bir yarış var. 4 majör partinin yanında 4 farklı partiden 5 defa belediye başkanı seçilen ve son olarak MHP’den aday olan ve kazanan Aytaç Durak da bağımsız olarak adaylığını koydu. Durak’ın alacağı her oy burada AK Parti’nin elini güçlendiriyor.
Hatay, Suriye iç savaşından en çok etkilenen kent. Şehirde bulunan sınır kapılarında gerçekleşen intihar saldırılarının sebep olduğu ölümler, şehirde Suriyeli sığınmacıların fazla oluşu, ihracat yapmanın zorlaşması ve şehirde sayıları hayli fazla olan nakliyatçıların yaşadığı sorunlar hükümet aleyhine bir hava yaratıyor. AK Parti Adalet bakanını buradan aday göstererek zayiatını azaltmaya çalışsa da CHP bir önceki seçimi kazanan AK Parti’li belediye başkanını aday göstererek ciddi bir hamle yaptı. Burada seçim kesinlikle iki aday arasında geçecek ve her sonuca gebe.
ANADOLU'NUN KRİTİK İLLERİ: Çekirdek Anadolu diye tabir edebileceğimiz Amasya, Çorum, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir, Aksaray ve Niğde hattında AKP yarışın sabit üyesi. Kimi yerlerde CHP kimi yerlerde de MHP karşısına çıkıyor.
Burada muhalefet partilerinden birbirlerine oy geçişi İç Ege’deki kadar değil. Bunda en önemli etken CHP oylarının önemli bir kısmının Alevi seçmenlerden gelmesi. Geleneksel olarak CHP’li olan bu kitle MHP’ye oy vermekte daha temkinli. Bu da yarışta her partinin kendi bacağından asılması anlamına geliyor.
Amasya ve Niğde’de 3 parti de güçlü. Durumu MHP’nin sağ seçmenlere yönelik başarısı belirleyecek. Bu, CHP’nin de aradan sıyrılmasına sebep olabilir. Ancak bu iki şehirde %40 ile önceki seçimi kazanmış olan AK Parti hâlâ ilk favori.
Çorum’da AKP-CHP yarışı var. AKP bir adım önde olsa da burada alevi ve sol oyların yanında milliyetçi oyları da alabilen CHP kıran kırana bir yarışın içinde.
Kırıkkale, Aksaray ve Nevşehir’de MHP-AKP yarışı var. Kırıkkale’de önceki seçimde etkili olan DP’ye oy veren kitlenin bu sefer kime oy vereceği büyük önem taşıyor. Aksaray ve Nevşehir’de AKP’nin önünde MHP dışında bir parti yok. MHP tek alternatif olma özelliği ve buna bağlı olarak sağ seçmenden alacağı her ekstra oy ile AKP’ye yaklaşıyor.
BATI ANADOLU : Eskişehir’de burayı elinde bulunduran CHP ile AKP arasında kıran kırana yarış var. Şehri yöneten CHP’li belediye başkanı çok seviliyor ama artık Büyükşehir Belediye Başkanlığı için oy kullanacak olan kırsal bölgelerde AKP daha güçlü.
Bolu ve Bilecik’te 2009 yılında CHP % 0.5 ve % 2.7 bir oy oranları ile yarışı kaybetti. Bu iki şehirde 2009’da Milliyetçi oyların emaneten CHP’ye yöneldiğini, 2011 seçim sonuçlarından rahatlıkla görebiliyoruz. Yarış CHP ve AK Parti arasında.
MHP Kastamonu, Bartın ve Karabük’te önceki yerel seçimde ipi göğüsledi. Karabük’te fark % 0.13 gibi düşük bir oy oranıydı. Çankırı’da ise MHP % 1.5’lik oy farkıyla kaybetti. Buralarda AKP ile MHP arasında kıyasıya bir yarış gerçekleşecek.

Sivaslı olan BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün ardından bu parti 2009 seçimlerinde % 50 oy ile şehri aldı. Bu partinin Sivas’ta bu sefer nasıl bir performans göstereceği çok önemli. İbre 2011 genel seçimlerinde büyük oranda AKP lehine dönmüştü. Yarış AKP ve BBP arasında geçecek gibi görünüyor.
DOĞU KARADENİZ'DE DURUM NE?
Doğu Karadeniz’de en sıcak noktalar her ikisi de büyükşehir olan Ordu ve Trabzon. Ordu’da ipi daha sonra CHP’ye geçen DSP adayı göğüslemişti. İlk defa etkili olacak kırsal oyları AKP’yi de CHP kadar iddialı hale getirebilir.
Trabzonlular önceki seçimde CHP’yi son seçimde AKP’yi tercih etti. İki seçimde de taraflar rakibine fark atamadı. Durum her iki sonuca da açık.
Gümüşhane’de çok az bir farkla MHP, Bayburt’ta ise az bir fakla AK Parti yarışı kazandı. Buralarda da bu iki parti arasında el değiştirmeler olabilir. Bayburt’ta genel seçimde AKP’yi, yerelde ise kendi partisini destekleyen ve hatırı sayılır bir oyu olan Saadet Partisi seçmeninin ne yapacağı önemli.
DOĞU ANADOLU'NUN KRİTİK İLLERİ
Erzincan, Sivas, Erzurum ve Elazığ’da AKP ve Milliyetçiler yarışıyor.
Erzurum, hükümet ile çatışan eski müttefik Fethullah Gülen’in doğduğu kent. Cemaatin en güçlü olduğu yer ve bu kitlenin şehirde zaten önemli bir güce sahip MHP’ye yöneleceği kesin. Bu da şehirde MHP-AKP yarışını öne çıkarıyor. Üçüncü bir seçenek yok.
Erzincan ve Elazığ’da da AKP karşısındaki en ciddi rakip MHP. Bu parti burada gösterdiği adaylar ve son gelişmelerin ardından AKP’yi zorlamaya aday.
Tunceli’de CHP-BDP yarışı var. Şehirde sayıları hayli fazla olan Sosyalistlerin aday çıkarmak yerine BDP’yi destekleyecek olmaları zaten belediyeyi elinde bulunduran bu parti için avantaj. Ancak genel seçimde şehrin mevcut iki milletvekilini de alan ve genel başkanı da Tuncelili olan CHP, BDP’nin belediye hizmetlerinden memnun olmayan bir kitleyi de yanına çekerek şehirde yarışa girdi. Tunceli’de de de üçüncü bir seçenek zor görülüyor.
Ardahan’da önceki seçimde sol oylar CHP ve DSP arasında eşit bir şekilde bölündü. Bu da AKP’nin şehri almasında etkili oldu. Oy toplamı %30’u bulan diğer partilerin seçmeni de bu yarışta büyük oranda AKP ve bu seçimde sol adına tek başına yarışacak gibi görülen CHP arasında bölünecek. Yarış kıran kırana…
Van Gölü çevresi
Önceki yerel seçimde Ağrı, Muş ve Bitlis’te AKP, Siirt ve Van’da BDP seçimi kazandı.Iğdır belediyesi 2009’da MHP’den, BDP’den önce kurulan DTP’ye geçti. Şehirdeki Azeri seçmenin ciddi bir kısmı sağ oyları böldüğü ve buna sebep olduğu gerekçesiyle AKP’ye kızgın. AKP yine aday gösterse de seçim MHP ve BDP arasında geçecek gibi görülüyor. 2011 seçimlerinde MHP’nin burada birinci olması da bu küçük şehri seçim sonucu en çok merak edilen yerlerden biri haline getiriyor.
Ancak 2011’de Muş’ta BDP destekli bağımsız aday, Siirt’te de AK Parti ipi göğüsledi. Sözkonusu şehirlerde hiçbir galip diğerine büyük bir fark atamadı. Yani bu şehirlerde iki parti de seçimi kazanma konusunda iddialı.
İstisnai bir durum Van’da var. 2011 Van depreminin ardından şehre yapılan yatırımlar ve TOKİ binaları AK Parti lehine bir rüzgar estirmiş durumda. Burada AK Parti, BDP karşısına önceki seçimlerden daha iddialı olarak çıkıyor.
SURİYE SINIRINDAKİ İLLER
Mardin’in kaderini yeni yerel seçim kanunu belirleyecek. Şehri elinde bulunduran AKP, Mevcut belediye başkanının kan kaybetmesi ve artık ilçe ve köylerin de büyükşehir için oy kullanacak olması sebebiyle zor durumda. BDP güçlü olduğu kırsal oyları ile çok daha avantajlı.
Şanlıurfa siyasette İslami öğelerin daha etkili olduğu bir yer. Üstelik il sınırları Mardin’den farklı olarak daha fazla Arap ve Türkmen nüfus barındırıyor. Bu seçmenlere muhafazakâr Kürt oyları da eklenince AKP kan kaybetse bile Urfa’da favori. Köylerin ve doğu ilçelerinin oylarıyla BDP’nin AKP’yi zorlaması muhtemel.
Kilis’te CHP zayıf aday göstererek burada potansiyeli olan MHP’ye üstü kapalı destek veriyor. Suriye iç savaşının yarattığı tepki oyları ile birlikte MHP burada AKP karşısında ciddi bir rakip haline geldi.
 
Ana Sayfa | Reklam Ver |İletişim
Copyright © 2013. Türkiye Haberleri,Siyaset,Ekonomi,Yerel Seçimler,Spor - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalama yapılamaz!..